23 Ocak 2015 Cuma

Annabelle

Bir süre önce izleyip çok beğendiğim "The Conjuring" ve filmin gerçek hikayesini yazmıştım. O yazıda birazda olsa Annabelle bebekten bahsetmiştim. 



Geçtiğimiz ekim ayı vizyona giren "Annabelle" tahmin edeceğimiz gibi The Conjuring öncesi ve bu bebeğin hikayesini anlatıyor. Ben daha yeni izlemeye fırsat buldum. Zaten merak ettiğim bir film ve hikayeydi. Şimdi biraz filmden ve hikayesinden bahsemek istiyorum.



The Conjuring'i izleyen varsa bilecektir. Film Annabelle bebekle ilgili başlıyor fakat filmde anlatılan başka bir ailenin hikayesi. Bu filmde Annabelle'nin bir nevi doğuşu anlatılıyor diyebiliriz. 
Klasik bir Amerikan ailesi olan çiçeği burnunda çiftimiz Mia ve John doğacak olan bebeklerini heyecanla beklemektedirler. John bir gün karısına bir hediyeyle eve gelir. Bilin bakalım hediye ne? Evet aynen. Annabelle bebek. Koleksiyou olan ve bu bebeği görünce çok sevinip bebek odasının baş köşesine koyan saf Mia, tabi ki başına geleceklerden haberdar değildir.



Bir gece, -daha sonra şeytana taptıklarını öğreneceğimiz- sapkın bir tarikata üye iki manyak tarafından saldırıya uğrarlar. Kadın olan, elinde Anabelle bebek ile oraya buraya koşup manyaklık yaparken, erkek olan Mia'nın karnını bıçaklar. John'la adam boğuşup, Mia yere düşerken, diğer manyak kadın kendini çocuk odasına kitler, derken polis gelir adamı vurur. Diğer odaya girdiklerinde ise kadının intihar ettiklerini görürler. Fakat burda dikkat edilmesi gereken bir sahne var. İntihar eden kadının kanı bebeğin gözüne damlar ve içeri girer. Burda sembolik olarak kötü ruhun bebeğin içine girmiş olduğunu anlıyoruz. Zaten sonrada film başlıyor.





Filmden genel olarak bahsetmek gerekirse, klişelerden uzak ve kaliteli gerilim sahneleri vardı. Fakat filmin sonu beni pek tatmin etmedi. Filmin sonu demek yanlış olur. Zira film Anabelle'nin, hikayesi anlatılan asıl kızların eline geçmesiyle bitiyor ki bu konuya birazdan geleceğim. Hikayenin bitişi pek tatmin etmedi diyelim. The Conjuring'le kıyasladığımdan dolayı böyle düşünüyor olabilirim. Ondaki gibi böyle afilli bir şeytan çıkarma ayini bekledim fakat hikaye orda bitmediği için böyle bir şey olmadı. Ama yinede birçok saçma korku-gerilim filmlerine taş çıkartır diyebiliriz. Zaten yaşanmış olması pekala gerilimi bi tık arttırıyor.



Şimdi bu filmden sonra bebeğe ne oldu diye düşünebilirsiniz. Hikayede burda başlıyor.
Sevgili bebeğimiz Annabelle, zavallı hemşire kızımıza annesi tarafından doğum günü hediyesi olarak veriliyor. Zaman geçtikçe bebekte bir gariplik olduğunu farkeden kızlarımız, bir bilene danışalım diyorlar ve medyum çağırıyorlar. Medyum onlara bebeğin içinde küçük bir kızın ruhunun olduğunu söylüyor (yalan). Kızlarda buna inandıkları için acıyıp bebeği atmıyorlar. İşte sonra da olanlar oluyor. Kızlarımızın sık sık gelip giden bir erkek arkadaşı kızlara bebeği atmalarını önerir. Bunun üzerine bir gece Annabelle çocuğun üstüne karabasan gibi çöker(mecazi değil). Sabah uyandığında göğsünde 7 tane pençe izi vardır.
İşler çığırından çıkınca kızlar -çok sevdiğim- Warren çiftine ulaşırlar. Bu çiftten de diğer yazımda bahsetmiştim. Sonrasında bir papaz ile şeytan çıkarma ayini yaparlar. Genede emin olmadıklarından dolayı bebeği yanlarında götürürler. Bebek şuan Ed ve Lorraine çiftine ait Warren Occult Museum'da. Her ay bir rahip tarafından kutsanan bu müzede,Annabelle dışında, hayatlarını bu işe adamış olan Warren çiftinin hayalet avları sırasında topladıkları ritüellerde kullanılan lanetli objeler bulunmakta.




Bebek hakkında iki ilginç bilgi daha;
Ed Warren, Annabelle'yi ayinden sonra alıp müzeye götürürken arabanın sürekli stop ettiğini ve gitmekte zorlandığını not alır. Yine arabanın stop ettiği bir ara bebeğin üstüne kutsal su serper ve rahatladıklarını ekler.
Yine yıllar sonra müzeye gelmiş bir genç, hiç birşeye dokunmayın yazısını ihlal eder (deli yürek yemiş de gelmiş galiba) ve Annabelle'nin bulunduğu cam kaba vurup "Hadi! Sen sadece aptal bir oyuncaksın, yapabiliyorsan bana bir şey yap" der. Warren çifti bu hareketleri üzerine gencin müzeden çıkmasını isterler. Evet buraya kadar herşey normal. Ta ki üç saat sonra Warrenlara, gencin düz yolda giderken bir ağaca toslayarak öldüğü haberi gelene kadar...

Evet arkadaşlar. Bir gerilim-korku yazımın daha sonuna geldik. Umarım okurken benim kadar zevk almışsınızdır :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder