6 Mart 2017 Pazartesi

Son Trend: File Çoraplar Nasıl Giyilir

Son dönemlerde oldukça trend olan file çorapları kullanmak aslında çok kolay. İlk başta fazla feminen olduğu için çekinilmesi fazlaca mümkün olan bu parçaları, sporlaştırıp çok güzel giyebilirsiniz. Şuan piyasada olan kalın ve ince fileli çoraplardan benim tercih ettiğim birincisi yani fileleri geniş olan. Bence daha hoş duruyor. Fileleri küçük olanı her yerde bulmak mümkünken benim istediğim maalesef çok az yerde var. Ama ben tabiki kurtarıcım Aliexpress sayesinde bulmakta zorlanmadım. Bir ay sonra da olsa elime ulaştı. Peki nasıl giyeceğiz.
Bence en en güzel kot altına spor ayakkabı yada loaferler ile kombini.






Aynen bu şekilde giyilince bence hem aşırı dikkat çekmiyor hem de akıllarda ki o 'file çorap' imajının dışında şık bir görüntüye ulaşabiliyor.
Mom jeanslerin altında kullanıldığı gibi yırtık boyfriendeler ile de giyiliyor.




Belden çıkarılıp crop toplarla giyilen file çoraplar ise biraz cesaret istiyor. Fiziği Kendall gibi olan giysin tabii ki.





20 Şubat 2017 Pazartesi

Sivilceden En Kısa Zamanda Kurtulma Yolları

Biz kızların büyük sorunlarından biri bu konu maalesef. Kimilerinde hiç yokken kimilerinin ise başının belası. Bende zaman zaman bu dertten muzdaribim. Hiç roacctane yada benzeri ilaç tedavisine gerek duymadım. Ama zamanında benimde birçok sivilcem oldu... Gerçi ergenliğinde bu gerçekle kim savaşmadı ki... Neyse, zamanında ergenlik sivilcelerimden gerçekten Neutrogena'nın Visibly Clear yıkama jeliyle yüzüm aydınlandı. Benim sivilcelerimi çok güzel kuruttu. Hala aynı yıkama jelini kullanıyorum, biraz kurutuyor cildimi ama hemen ardından nemlendirici ve serum kullanınca kendine geliyor yüzüm.

Ama gel gelelim ki benimde yağlıya dönük bir cildim var. Çekirdeği, Mcdonalds'ı fazla kaçırınca bir de özel günler yaklaşınca alnımın çatında çıkan kocaman sivilce ne yazık ki kaçınılmaz son oluyor... Özellikle bu ay tam bir kabusu yaşadı yüzüm. Çok fazla yağlı yediğimden ve özel günüm yaklaştığından gerçekten ne olduğunu şaşırdı. Alnım yanaklarım kırmızı kırmızı sivilcelendi. Dudağımın üstünde ve burnumun yanındakileri söylemiyorum bile... Ay Allahıım ben napıcam ne edicem nasıl işin içinden çıkıcam falan diye ağlarken bir yandan da internetten başladım araştırmaya. O aralar çok yoğun olduğumdan cilt bakımıma çok özen gösterememiştim. İlk önce temizlikle başladım. Temizlemedir toniktir falan Allah ne verdiyse. Sonra uzun zamandır almayı düşündüğüm sivilce kremi olan Cosmed'un siparişini verdim internetten belki beni kurtarır diye. Gelir gelmez sivilcelerin üstüne süreyim dedim zaten tüm yüzüm sivilce olduğundan tüpün yarısı bitti tabiki. Ben yatmadan önce sürdüm tabii sabaha mucizevi bir şekilde tertemiz yüzle uyancam. Şimdi yazarken bile güldüm. Ay neyse sabah bi uyandım aynı. hatta bir tane daha çıkmak üzere. İLK olarak söylemeliyim ki COSMED denen ilaç çıkmış sivilcede hiç bir işe yaramıyor. Ama çıkacağını hissettiğiniz o küçük düşmana sürerseniz cidden çıkmıyor. Kalıyor öyle.

Durum böyle olunca benim büyük umutlar besleyerek aldığım canım kremimde işe yaramadı. Dedim ben bu işi çözerim haydi kile. Üç gün üst üste kil maskesi yapıp durdum suratıma. Madem doğal yöntemlere başladık devamınıda getireyim diyip gece yatmadan önce, karbonatı macun halinde sürdüm sivilcelerin üstüne. Arkadaşlar siz siz olun bu yöntemleri uygularken cildiniz nemsiz bırakmayın. Hem kırışıklık yapar hem cildiniz nemsiz kaldığından daha çok sivilce yapar. Ben bunları yaparken nemlendirmeyi de nem maskeleri termal suları kullanmayı da ihmal etmedim.
Sonuç olarak şuan alnımda geçmesini beklediğim bir arkadaşımdan başka hiç sivilce kalmadı.

Çıkarılması gereken dersler;

  • Bunlara hiç bulaşmak istemiyosanız YAĞLI YEMEYİN.
  • Yediyseniz ve bir sivilceniz artık çıktıysa COSMED yetersiz boşuna sürüp kremi bitirmeyin.
  • Bunun yerine temiz tutun, bir kaç günde olsa az miktarda makyaj-cilt ürünü kullanın yada kullanmayın.
  • Kil maskesi yapın.
  • Sivilce üzerine karbonat sürün. Hatta elma sirkesiyle karıştırıp sürerseniz daha etkili. Ama yüzünüzde başka yere gelmesin tahriş eder.
  • YAĞLI YEMEYİN.
  • Ve ne olursa olsun sivilcenizi sevin.... (çok zor olsa da)





26 Ekim 2016 Çarşamba

Aliexpress'ten Alısveris

Eveeet arkadaşlar genelde çok sorulan ve korkulan bir konu bu. Herkes hemen hemen duymuştur. Aliexpress, alışveriş, Çin'den gelen ürünler, bedava kargo vs vs. Kafanızda bir sürü soru işareti olması normal çünkü bana da aynen öyle olmuştu ama biraz alışınca gerçekten vazgeçmek çok zor oluyor...
Ben oda arkadaşım sayesinde tanıştığım bu mecra ile çok kullanışlı ve ucuza ürünler aldım. Tabi ki kalitesi ve güvenilirliği için biraz araştırma yapmak gerekiyor onun da püf noktalarını size birazdan anlatacağım. 
İlk olarak yapmanız gereken şey tabii ki app'i indirip üye olmak. Çekinmeden adresinizi ve kredi kartı bilgilerinizi girebilirsiniz. Daha sonrasında zaten uçsuz bucaksız ve tahmin bile edemeyeceğiniz çoklukta ve seçenekte ürün yelpazesine maruz kalacaksınız. En başta ana kategorilere ayrılan sayfadan istediğinizi seçebilirsiniz. Benim ilk başta üye olma amacım aksesuar amaçlı gözlük çerçevesi bulup almaktı. Şimdi burda bir kaç önemli husus var. Aradığınız ürünün anahtar kelimelerini yazdıktan sonra seçeneklerden "siparişe göre" olanı seçmenizdir. Çünkü en çok sipariş alan her zaman en güvenilen olandır. Daha sonrasında ise kullanıcı yorumları ve özellikle çok yararlı olduğunu düşündüğüm alıcının gönderdiği fotoğraflara bakmanız. Çünkü orda kalitesi hakkında ufakta olsa fikir sahibi olabiliyosunuz. Yorumlarda ise ortalama ne kadar sürede geldiğini öğrenebiliyosunuz. Ha o konuya da gelmişken, maalesef siparişleriniz hemen gelemiyor malum yol uzun. Bide kargo ücretsiz olunca süre biraz uzuyor. En az 10 gün en fazla 2 ay bu süreç. Benim çok kısa sürede gelen ürünüm olduğu gibi uzun süre beklediğim ürünlerim de oldu. Ama gerçekten çok uygun fiyata geldiği için beklemeye değiyor. Satıcıyla hemen ve kolaylıkla iletişime geçebiliyosunuz ve eğer ürününüz gelmezse tartışma açıp para iadesi isteyebiliyosunuz. Ben çok fazla araştırıp garanti siparişler verdiğim için böyle bir sorun yaşamadım.
Gözlükle başladığım alışverişe telefon kabından makyaj fırçasına kadar genişlettim. Makyaj fırçalarım için ayrıca bir yazı yayınlayacağım tabii ki.
Aliexpress hakkındaki paylaşımların instagramda da devam edicek (mervelovesmakeup). Orada şuana kadar aldığım ürünleri ve satıcılarını da paylaşacağım.


Umarım yararlı bir yazı olmuştur :)))


Görüşmek üzere

16 Ekim 2016 Pazar

Maybelline Affinitone ve Diadermine CC Krem

Bugün size günlük ve sürekli kullandığım iki tane cilt ürününden bahsedeceğim. Bunlardan birisi genelde beğenilmeyen ve hakkında kötü yorumlar okuduğum Maybelline Affinitone Fondöten. Ben üç senedir bu fondöteni kullanıyorum ve internetteki yorumlarını görünce çok şaşırdım. Bu yüzden bunun hakkında bir yazı yazmak istedim. 


Üç senedir kullandığım bu fondötenin bir normal bir de mat versiyonunu 20-Golden Rose rengi ile kullandım. Matı çok sevmedim ama orjinal hali benim favorimdir. Özellikle yenilenmiş son hali içinde argan yağı ve E vitamini içerdiği için inanılmaz severek ve içime sinerek kullanıyorum. Yazılanlarda en büyük şikayet yağlı göstermesi ve aşırı likit olmasından dolayı oraya buraya dökülmesiydi. Benim cildim karmadan yağlıya dönük olmasına rağmen özellikle bu yenilenen versiyonunda cildimde öyle bir sorun yaratmadı. Aksine ıslak süngerle uyguladığım zaman inanılmaz ışıltılı ve fresh bir görünüm sağladı. Islak görünümlü makyajlara aşık olduğum için fondöten kullanacağım zaman elim direk bu fondötene gidiyor. 
Hele birde lumi magique ışıltılı bazla karıştırıp kullandığımda tadından yenmiyor. Sabah yaptığım makyajla eğer akşam dışarı çıkıcaksam biraz pudralayıp parlama varsa yok ediyorum. Fazla likit olması etrafa dökülme tehlikesini arttırıyor evet ama dikkatli ve az bir miktar tüm yüze yetiyor. Su bazlı olması yüzde ağırlık yaratmasını engelliyor ve sürünce ciltle bütünleşiyor.
Eğer ki kapatıcılığı az fresh ve hafif bir fondöten istiyorsanız gerçekten ideal. Tabi ki ciltten cilde fark edecektir ama yorumlardan dolayı şans vermemezlik etmeyin en azından gidip bir gün testerını deneyin derim.

Bir diğer ürün ise Diadermine'nin indirimden 10TL gibi bir fiyata aldığım CC kremi. Flormar'ın yeşil renkli olan CC kremini çok beğenmiştim. O bittikten sonra aslında aynısından bir tane daha alıcaktım ama buna denk gelince denemek istedim. Yaklaşık bir aydır kullanıyorum. Çok ince yapılı olmasını sevdim. Paraben içermemesi ve mineral pigmentlerinin var oluşu bir başka kendini sevdirme nedeni. Herhangi bir kapatıcılık beklememek lazım fakat yüz rengini çok güzel eşitliyor. Flormar'ın cc'sinden farkı ise daha parlak durması. Flormar'ın cc'sini sürdüğümde kızarıklıklarım yok oluyordu fakat mat ve donuk bir görüntüye neden oluyordu. Şuan sevdiğimi söyleyebilirim. Günlük olarak kullandığım bir ürün oldu.

Umarım size yararlı bir yazı olmuştur :))



15 Ekim 2016 Cumartesi

Yeni Bir Başlangıç

Merhaba arkadaşlar
Blog yazmayalı baya bir zaman olmuş. Uzun zamandan sonra farklı bir konseptle yazmaya başlıyorum tekrardan. Evet birçok blogger gibi bende karşı koyamadım ve makyaj hakkında yazmaya  başlıyorum. Ben üniversite hayatım ile başladığım makyaj aşkını son zamanlarda eklediğim cilt bakımı merakım ile son gazla devam ettiriyorum. İntermette ve instagramda sürekli maruz kaldığınız ürün ve deneyim paylaşımlarına bir de benimki eklenmiş bulunuyor :))



Eğer ki ilginizi çekerse bir de instagram sayfası açmış bulunmaktayım. Ürünlerim ve blog yazısı bildirimlerini ordan takip edebilirsiniz.
Umarım yararlı olur şimdiden teşekkürler :))

23 Ocak 2015 Cuma

Annabelle

Bir süre önce izleyip çok beğendiğim "The Conjuring" ve filmin gerçek hikayesini yazmıştım. O yazıda birazda olsa Annabelle bebekten bahsetmiştim. 



Geçtiğimiz ekim ayı vizyona giren "Annabelle" tahmin edeceğimiz gibi The Conjuring öncesi ve bu bebeğin hikayesini anlatıyor. Ben daha yeni izlemeye fırsat buldum. Zaten merak ettiğim bir film ve hikayeydi. Şimdi biraz filmden ve hikayesinden bahsemek istiyorum.



The Conjuring'i izleyen varsa bilecektir. Film Annabelle bebekle ilgili başlıyor fakat filmde anlatılan başka bir ailenin hikayesi. Bu filmde Annabelle'nin bir nevi doğuşu anlatılıyor diyebiliriz. 
Klasik bir Amerikan ailesi olan çiçeği burnunda çiftimiz Mia ve John doğacak olan bebeklerini heyecanla beklemektedirler. John bir gün karısına bir hediyeyle eve gelir. Bilin bakalım hediye ne? Evet aynen. Annabelle bebek. Koleksiyou olan ve bu bebeği görünce çok sevinip bebek odasının baş köşesine koyan saf Mia, tabi ki başına geleceklerden haberdar değildir.



Bir gece, -daha sonra şeytana taptıklarını öğreneceğimiz- sapkın bir tarikata üye iki manyak tarafından saldırıya uğrarlar. Kadın olan, elinde Anabelle bebek ile oraya buraya koşup manyaklık yaparken, erkek olan Mia'nın karnını bıçaklar. John'la adam boğuşup, Mia yere düşerken, diğer manyak kadın kendini çocuk odasına kitler, derken polis gelir adamı vurur. Diğer odaya girdiklerinde ise kadının intihar ettiklerini görürler. Fakat burda dikkat edilmesi gereken bir sahne var. İntihar eden kadının kanı bebeğin gözüne damlar ve içeri girer. Burda sembolik olarak kötü ruhun bebeğin içine girmiş olduğunu anlıyoruz. Zaten sonrada film başlıyor.





Filmden genel olarak bahsetmek gerekirse, klişelerden uzak ve kaliteli gerilim sahneleri vardı. Fakat filmin sonu beni pek tatmin etmedi. Filmin sonu demek yanlış olur. Zira film Anabelle'nin, hikayesi anlatılan asıl kızların eline geçmesiyle bitiyor ki bu konuya birazdan geleceğim. Hikayenin bitişi pek tatmin etmedi diyelim. The Conjuring'le kıyasladığımdan dolayı böyle düşünüyor olabilirim. Ondaki gibi böyle afilli bir şeytan çıkarma ayini bekledim fakat hikaye orda bitmediği için böyle bir şey olmadı. Ama yinede birçok saçma korku-gerilim filmlerine taş çıkartır diyebiliriz. Zaten yaşanmış olması pekala gerilimi bi tık arttırıyor.



Şimdi bu filmden sonra bebeğe ne oldu diye düşünebilirsiniz. Hikayede burda başlıyor.
Sevgili bebeğimiz Annabelle, zavallı hemşire kızımıza annesi tarafından doğum günü hediyesi olarak veriliyor. Zaman geçtikçe bebekte bir gariplik olduğunu farkeden kızlarımız, bir bilene danışalım diyorlar ve medyum çağırıyorlar. Medyum onlara bebeğin içinde küçük bir kızın ruhunun olduğunu söylüyor (yalan). Kızlarda buna inandıkları için acıyıp bebeği atmıyorlar. İşte sonra da olanlar oluyor. Kızlarımızın sık sık gelip giden bir erkek arkadaşı kızlara bebeği atmalarını önerir. Bunun üzerine bir gece Annabelle çocuğun üstüne karabasan gibi çöker(mecazi değil). Sabah uyandığında göğsünde 7 tane pençe izi vardır.
İşler çığırından çıkınca kızlar -çok sevdiğim- Warren çiftine ulaşırlar. Bu çiftten de diğer yazımda bahsetmiştim. Sonrasında bir papaz ile şeytan çıkarma ayini yaparlar. Genede emin olmadıklarından dolayı bebeği yanlarında götürürler. Bebek şuan Ed ve Lorraine çiftine ait Warren Occult Museum'da. Her ay bir rahip tarafından kutsanan bu müzede,Annabelle dışında, hayatlarını bu işe adamış olan Warren çiftinin hayalet avları sırasında topladıkları ritüellerde kullanılan lanetli objeler bulunmakta.




Bebek hakkında iki ilginç bilgi daha;
Ed Warren, Annabelle'yi ayinden sonra alıp müzeye götürürken arabanın sürekli stop ettiğini ve gitmekte zorlandığını not alır. Yine arabanın stop ettiği bir ara bebeğin üstüne kutsal su serper ve rahatladıklarını ekler.
Yine yıllar sonra müzeye gelmiş bir genç, hiç birşeye dokunmayın yazısını ihlal eder (deli yürek yemiş de gelmiş galiba) ve Annabelle'nin bulunduğu cam kaba vurup "Hadi! Sen sadece aptal bir oyuncaksın, yapabiliyorsan bana bir şey yap" der. Warren çifti bu hareketleri üzerine gencin müzeden çıkmasını isterler. Evet buraya kadar herşey normal. Ta ki üç saat sonra Warrenlara, gencin düz yolda giderken bir ağaca toslayarak öldüğü haberi gelene kadar...

Evet arkadaşlar. Bir gerilim-korku yazımın daha sonuna geldik. Umarım okurken benim kadar zevk almışsınızdır :)

15 Mart 2014 Cumartesi

Bir Trend; Midi Yüzük

Yüzükler her zaman el güzelliği için çok kullanılan aksesuarlardan olmuştur. Ama özellikle son sezonlarda midi yüzük modası yükselişte.


Sadece yüzük parmağının aksine her parmağa ve parmaklarda da her boğuma takılan yüzükleri her yerde rahatlıkla bulabilirsiniz. Bu yüzüklerin en güzel özelliği, klasik yüzükler gibi yuvarlak halka şeklinde olmaması. Geometrik şekiller, kalpler, harfler, nazar boncukları ve daha bir sürü farklı şeyle bu midi yüzükleri süslenmiş durumda. İnceleri gibi kalın midi yüzükler de -benim de en sevdiğim- oldukça popüler.











Ellere farklı bir hava katan bu yüzüklerin, diğer aksesuarlarınıza uygun olarak, altın, gümüş ve bakır renkleri de mevcut.


Ama tabi bir de bu yüzükleri kullanırken tırnaklarımızın güzel olmasına da dikkat etmek gerek. Çünkü bu yüzükler ellere çok fazla dikkat çekiyor. Bakımsız tırnaklarla bu yüzükler kötü bir görüntüye neden olabilir.
Ellere farklı bir hava katan bu yüzüklerin, diğer aksesuarlarınıza uygun, altın, gümüş ve bakır renkleri de mevcut.


Eğer hala bir midi yüzüğünüz yoksa hemen edinmeniz dileğiyle.
Sevgilerle:)


9 Mart 2014 Pazar

Yeni Trend; Büyük Kolyeler

Bir kaç sezondur oldukça moda olan büyük kolyeler biraz cesaret gerektirse de doğru kullanılınca çok şık olabiliyor. 
Eğer "Bu kolyeler çok büyük, çok göze batar" diyenlerdenseniz, özellikle kış aylarında kazağın üstünde hem şık hem de daha az gösterişsiz bir şekilde kolyenizi kullanabilirsiniz.





Ama büyük kolyelere en çok yakışan ve benimde en çok beğendiğim kombin gömleklerle.






Bunların dışında elbiselerle ya da istediğiniz farklı parçalarla da kombinleyebilirsiniz.









Bunlar benden birkaç öneri. Gerisi sizin zevkinize ve yaratıcılığına kalmış:)

                                                        Sevgiler :)
















8 Mart 2014 Cumartesi

Buruk Bir Ask; Becoming Jane

Başrollerini Anne Hathaway ve James McAvoy'in paylaştığı, Jane Austen'in yaşadığı büyük aşkı anlatan biyografik bir filmdir.


Bildiğiniz gibi Jane Austen 19.yüzyılda yaşamış ve İngiliz edebiyatının en önemli 6 romanını yazmıştır. Bu filmde, Jane'in romanlarından biri olan "Aşk ve Gurur"un en büyük ilham kaynağı olduğu söylenen büyük aşk anlatılmıştır. 


Jane'den kısaca bahsetmek gerekirse 1775'de Hampshire'da doğmuş ve bir akrabasının desteğiyle eğitim almıştır. İlk önce Oxford sonra Southampton da okuduktan sonra kadınlar için bir okul olan Reading ve Abey okulunda okumuştur.
Ama Jane'in hayatını tamamen değiştiren Tom Lefroy olmuştur. İlk başlarda birbirlerinden pek hoşlanmasalar da daha sonra kendileri de farketmeden büyük bir aşkın içine düşmüşlerdir.
İşte filmde de inanılmaz güzel anlatılmıştır bu aşk. 100 kere izlediğim ve izlemekten de bıkmayacağım, beni Jane Austen'a hayran bırakan ve tüm kitaplarını okumama sebep olan, hem ağlatan hem güldüren mükemmel bir film. Hele bir de iki tane dans sahnesi vardır ki her seferinde beni benden alır.


Yaşadıkları büyük aşka rağmen önlerinde engeller vardır ve birlikte olamazlar. Bu ayrılıkla Jane en büyük eseri olan Pride and Prejudice yani "Aşk ve Gurur" u yazar.
Ve Jane hayatının sonuna kadar evlenmez.
Mr. Lefroy ise en büyük kızının adını Jane koyar.


Tabi burda Jane'i ve Mr. Lefroy'u oynayan Anna Hathaway ve James McAvoy'e de hakkını vermek lazım. Karakterleri benimsememize ve sevmemize onların sempatikliği de çok yardımcı oluyor.


Güzel soundtrackleri ve sizi derinden etkileyecek replikleri olan bu filmi bir kere izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız...

Sevgilerle :)

3 Mart 2014 Pazartesi

Deri Kombinleri

Her kadının gardırobunda bulunan - ve bence bulunması da gereken-en önemli parçalardan biridir deri. Özellikle bu sene daha da moda olan deri parçaları doğru kombinleyerek hem şık, hem de-derinin doğası gereği-çekici olabilirsiniz.

Deri Ceket

Kış olsun bahar olsun gerçekten de en rahat kullanılan parçalardandır deri ceket. Hem pantolonun hem eteğin hem de elbisenin üzerine rahatlıkla giyebilirsiniz. Ayrıca son dönem de siyahtan ziyade farklı renklerde deri ceketler de çok moda.








Deri Pantolon-Tayt

Özellikle bu sezon çok moda olan deri tayt ve pantolonları giymekten çekinmeyin. Bazıları çok asi durduğunu düşündükleri için deri pantolon ya da tayt giymekten çekinirler. Ama bu parçaların üstüne yine deri ceket giyip sert bir stil yaratabileceğiniz gibi, aynı zamanda renkli  kazaklarla giyip görünümünüzü yumuşatabilirsiniz.








Deri cekette olduğu gibi deri pantolonda da renkli bir görünüm elde edebilirsiniz;





Deri Etek

Sokak modasında da sıklıkla rastladığımız deri etek modası ile bu etekler gardıroplarda yerlerini almaya başladı. Maksi yada mini, pileli yada dar, renkli yada siyah birçok seçeneğin olduğu deri etek, güzel kombinlerle hem farklı hem de şık olmanızı sağlıyor.













                                                                                                     Sevgiler :)